4 Şubat 2014 Salı

RESSAM HÜSEYİN MACAR 


 HAYATINDAN KESİTLER



1960 Kırşehir Mucur doğumluyum . İlk ve orta tahsilimi Kırşehirde tamamladım.1983 yılında GAZİ ÜNİ.gazi eğitim fakültesi resim ana sanat dalı Zahit Büyükişliyen atölyesinden mezun oldum.yine aynı Üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat tarihi alanında 1997 yılında yüksek lisans yaptım.Ankara ilimizde yirmi altı yıl resim öğretmenliği ve kültür komisyonu başkanlığında bulundum,2009 senesinde emekli oldum..Tabii herşey ilgiyle başlar,sanatla tanışmam içimdeki oluşumu gün yüzüne çıkarmak şeklinde oldu.sanatımdan biraz bahsedeyim.Konularımı ağırlıklı olarak peysajlar oluşturmaktadır.Ancak ben doğayı soyutlamalara giderken çıkış noktası olarak görüyorum.çalışmalarımda doğayı taklit değil aksine varolanı değiştirmeye çalışıyorum.sanatçı taklitten koptuğu ölçüde sanatçıdır..Çalışmalarımın temelinde doğup büyüdüğüm Kırşehir Mucur Seyfe Gölünün izleri görülür. Dkkat ederseniz resimlerimde hep su motifleri vardır.Su motiflerinin bana sağlamış olduğu avantajlar var: saydamlık,yansımalar,renk efektleri,ifade gibi.zaten ben ifadeci bir sanatçıyım,eserlerimin tamamı görsel etkilerden yola çıkılarak yapılan imgesel çalışmalardır.Buna ek olarak söylemek gerekirse renkçi bir anlayışta eserler veriyorum.Örneğin bir kış motifinde bile yakıcı sıcak renkleri görmeniz olası. Resimlerimde yine şiirsel bir aktarım bulabilirsiniz.Hareket içinde dingilik resimlerimin en büyük özelliğidir.Her resim benim için ayrı bir dünya olsa da birisinin bittiği yerde diğerleri başlıyor.Bazen almış olduğum görsel algılar beni harekete geçirir,bazen de hiçbir şey düşünmeden tuvalime atmış olduğum spontane lekeler beni bir yerlere götürür. İşte burası önemli,yapılacak çok şeyler vardır,artık fantaziler ve serüvenler başlar.bir resmimde estetik haz almadan imzamı atamam.bu bekleyiş saatlerce,günlerce ve aylarca olabilir.Resimlerimde renk kadar boyanında tadına ulaşmaya çalışırım.Konum ne olursa olsun,benim için resim sanatının vazgeçilmez değerleri çok önemlidir.bu durum beni tasvirden uzaklaştırır,uzaklaştıkça'da kendi estetiğime ulaşmaya çalışırım.Herşey ilgiyle başlar,sanatla tanışmam içimdeki oluşumu günyüzüne çıkarmak şeklinde oldu.Esasını söyleyecek olursam asıl ilgi alanım müzikti,çocukluğumda ve gençlik yıllarımda sürekli türkü söylerdim,hatta öğretmenlerimizi dinlendirmek için sınıf sınıf gezip türküler söylediğimi hatırlarım.hatta bağlamam bile vardır.müzik bölümünün sınavını yanlış yönlendirilme nedeniyle kaybedince resime yöneldim.Sanat öykünmeyle başlar,sanatın tarihinde de bu vardır.Sanatın mitolojiye dayandığını hepimiz biliriz,ilkel kavimlerin dans yoluyla bir şeyleri taklit ettiğini duygu aktarımları yaptıkları bilinen gerçeklerdir.yapmış olduğum ilk taklitler resim eğitimi almadığım dönemlerde de olmuştur.Resim öğrencisi olduğum dönemlerde herkesin yaptığı gibi hocalarımı örnek aldım.Söbütay Özer hocamın temiz renkleri geniş fırça hareketleriyle uygulamış olduğu pentürler beni etkilemiştir.Yine Zahit Büyükişliyen hocamın dinamik ve kararlı soyutlamaları boyadaki ustalıkları etkilemiştir.Yabancı ressamlardan Vangogh'un ekspresyonizmi ve boya kullanmındaki ustalığı etkilemiştir.Aslında bütün usta ressamlar beni şu veya bu şekilde etkilemiştir.ne var ki ben otuz yıllık sanat hayatımda kendi estetiğimi yaratmaya çalışıyorum.Yerli boyalar hariç bütün boyaları kullanıyorum.Bir sergimde resimlerimi gezen bir hanımefendi inanamıyorum siz çok özel boyalarla çalışıyorsunuz ve de sırrını vermiyorsunuz demişti.oysa yine söylüyorum herkesin piyasada kullanmış olduğu boyayı ben de kullanıyorum.ancak ben boyayı renk kadar önemserim,önemli olan boyayı kullanış tarzıdır.Kullanmak da kişiye özgü olsa gerek.Fırçalara gelince ince fırçaları çok kullanmam ancak detaylarda kullanırım.aslında boyayı kullanmakta bir ustalık olduğu gibi kişilerden kişilere de işlevi farklıdır.Bununla da ilgili bir anım var,Kurumuş olan bir fırçamı atacağım zamanda tesadüf bir uygulama yaptım ve o fırçayla inanılmaz etkiler yarattım.ağırlıklı olarak tablo için bez kullanılır. fakat duralit kullanan var,genellikle bez üzerine çalışırım ancak duralit üzerine çalıştıklarım da vardır, aslında hiçbir yüzeyi küçümsememek gerekir, çünkü her birisinden farklı etkiler almak olası . Kesinlikle gece çalışamazdım,çünkü ışık resimde çok çok önemli bir etkendir.zamanla bu durumu aştım geceleri de çok rahatlıkla çalışabiliyorum hatta çok etkili resimler çıkartabildim.fakat buna rağmen gece yapmış olduğum çalışmaları gün ışığından kontrolden geçiririm.1985 yılından bu güne kadar Ankara, İstanbul ve İzmir olmak üzere çeşitli illerimizde kırkbeş kişisel resim sergisi açtım.Herşey ilgiyle başlar,sanatla tanışmam içimdeki oluşumu günyüzüne çıkarmak şeklinde oldu.Esasını söyleyecek olursam asıl ilgi alanım müzikti,çocukluğumda ve gençlik yıllarımda sürekli türkü söylerdim,hatta öğretmenlerimizi dinlendirmek için sınıf sınıf gezip türküler söylediğimi hatırlarım.hatta bağlamam bile vardır.müzik bölümünün sınavını yanlış yönlendirilme nedeniyle kaybedince resime yöneldim.Sanat öykünmeyle başlar,sanatın tarihinde de bu vardır.Sanatın mitolojiye dayandığını hepimiz biliriz,ilkel kavimlerin dans yoluyla bir şeyleri taklit ettiğini duygu aktarımları yaptıkları bilinen gerçeklerdir.yapmış olduğum ilk taklitler resim eğitimi almadığım dönemlerde de olmuştur.Resim öğrencisi olduğum dönemlerde herkesin yaptığı gibi hocalarımı örnek aldım.Söbütay Özer hocamın temiz renkleri geniş fırça hareketleriyle uygulamış olduğu pentürler beni etkilemiştir.Yine Zahit Büyükişliyen hocamın dinamik ve kararlı soyutlamaları boyadaki ustalıkları etkilemiştir.Yabancı ressamlardan Vangogh'un ekspresyonizmi ve boya kullanmındaki ustalığı etkilemiştir.Aslında bütün usta ressamlar beni şu veya bu şekilde etkilemiştir.ne var ki ben otuz yıllık sanat hayatımda kendi estetiğimi yaratmaya çalışıyorum.Yerli boyalar hariç bütün boyaları kullanıyorum.Bir sergimde resimlerimi gezen bir hanımefendi inanamıyorum siz çok özel boyalarla çalışıyorsunuz ve de sırrını vermiyorsunuz demişti.oysa yine söylüyorum herkesin piyasada kullanmış olduğu boyayı ben de kullanıyorum.ancak ben boyayı renk kadar önemserim,önemli olan boyayı kullanış tarzıdır.Kullanmak da kişiye özgü olsa gerek.Fırçalara gelince ince fırçaları çok kullanmam ancak detaylarda kullanırım.aslında boyayı kullanmakta bir ustalık olduğu gibi kişilerden kişilere de işlevi farklıdır.Bununla da ilgili bir anım var,Kurumuş olan bir fırçamı atacağım zamanda tesadüf bir uygulama yaptım ve o fırçayla inanılmaz etkiler yarattım.ağırlıklı olarak tablo için bez kullanılır. fakat duralit kullanan var,genellikle bez üzerine çalışırım ancak duralit üzerine çalıştıklarım da vardır, aslında hiçbir yüzeyi küçümsememek gerekir, çünkü her birisinden farklı etkiler almak olası . Kesinlikle gece çalışamazdım,çünkü ışık resimde çok çok önemli bir etkendir.zamanla bu durumu aştım geceleri de çok rahatlıkla çalışabiliyorum hatta çok etkili resimler çıkartabildim.fakat buna rağmen gece yapmış olduğum çalışmaları gün ışığından kontrolden geçiririm.1985 yılından bu güne kadar Ankara, İstanbul ve İzmir olmak üzere çeşitli illerimizde kırkbeş kişisel resim sergisi açtım.  Herşey ilgiyle başlar,sanatla tanışmam içimdeki oluşumu günyüzüne çıkarmak şeklinde oldu.Esasını söyleyecek olursam asıl ilgi alanım müzikti,çocukluğumda ve gençlik yıllarımda sürekli türkü söylerdim,hatta öğretmenlerimizi dinlendirmek için sınıf sınıf gezip türküler söylediğimi hatırlarım.hatta bağlamam bile vardır.müzik bölümünün sınavını yanlış yönlendirilme nedeniyle kaybedince resime yöneldim.Sanat öykünmeyle başlar,sanatın tarihinde de bu vardır.Sanatın mitolojiye dayandığını hepimiz biliriz,ilkel kavimlerin dans yoluyla bir şeyleri taklit ettiğini duygu aktarımları yaptıkları bilinen gerçeklerdir.yapmış olduğum ilk taklitler resim eğitimi almadığım dönemlerde de olmuştur.Resim öğrencisi olduğum dönemlerde herkesin yaptığı gibi hocalarımı örnek aldım.Söbütay Özer hocamın temiz renkleri geniş fırça hareketleriyle uygulamış olduğu pentürler beni etkilemiştir.Yine Zahit Büyükişliyen hocamın dinamik ve kararlı soyutlamaları boyadaki ustalıkları etkilemiştir.Yabancı ressamlardan Vangogh'un ekspresyonizmi ve boya kullanmındaki ustalığı etkilemiştir.Aslında bütün usta ressamlar beni şu veya bu şekilde etkilemiştir.ne var ki ben otuz yıllık sanat hayatımda kendi estetiğimi yaratmaya çalışıyorum.Yerli boyalar hariç bütün boyaları kullanıyorum.Bir sergimde resimlerimi gezen bir hanımefendi inanamıyorum siz çok özel boyalarla çalışıyorsunuz ve de sırrını vermiyorsunuz demişti.oysa yine söylüyorum herkesin piyasada kullanmış olduğu boyayı ben de kullanıyorum.ancak ben boyayı renk kadar önemserim,önemli olan boyayı kullanış tarzıdır.Kullanmak da kişiye özgü olsa gerek.Fırçalara gelince ince fırçaları çok kullanmam ancak detaylarda kullanırım.aslında boyayı kullanmakta bir ustalık olduğu gibi kişilerden kişilere de işlevi farklıdır.Bununla da ilgili bir anım var,Kurumuş olan bir fırçamı atacağım zamanda tesadüf bir uygulama yaptım ve o fırçayla inanılmaz etkiler yarattım.ağırlıklı olarak tablo için bez kullanılır. fakat duralit kullanan var,genellikle bez üzerine çalışırım ancak duralit üzerine çalıştıklarım da vardır, aslında hiçbir yüzeyi küçümsememek gerekir, çünkü her birisinden farklı etkiler almak olası . Kesinlikle gece çalışamazdım,çünkü ışık resimde çok çok önemli bir etkendir.zamanla bu durumu aştım geceleri de çok rahatlıkla çalışabiliyorum hatta çok etkili resimler çıkartabildim.fakat buna rağmen gece yapmış olduğum çalışmaları gün ışığından kontrolden geçiririm.1985 yılından bu güne kadar Ankara, İstanbul ve İzmir olmak üzere çeşitli illerimizde kırkbeş kişisel resim sergisi açtım. Kadiköy Şirketi Hayriye Sanat Galerisi -Desti Sanat Galerisi Hocalarımız bize bir resmi tamamladıktan sonra aynadan bakmamızı veya tuvalimizi değişik yönlere çevirerek resmimize bakmamızı söylerlerdi.Ben bu tavsiyeyi çok önemsedim ve bitirdiğim her resmimi tersinden de izledim.Gerçekten de eğer ki bir resim tersindende resim değilse kompozisyon sizi rahatsız ediyor.tabi benim seçmiş olduğum konular ve kullanmış olduğum renkler bunda etken de oldu.Kimi resimlerimin tersinden de resim olduğu doğrudur.Keza bir sergimde gelen izleyiceler davetiyemde gördükleri bir resmime hüseyin hocam bu resim bir kıyıdaki limanmı yoksa deniz kenarında bir şatomu diye sormuşlardı.Bu durum tüm resimlerime yansıyan bir kural ve iddia değil. Zaman zaman yakalamış olduğum biçimlerdir. insanlarımız tarafından gözden kaçmamış olsa gerek.